Announcement

Collapse
No announcement yet.

ANKARA: Before challenging check it

Collapse
X
 
  • Filter
  • Time
  • Show
Clear All
new posts

  • ANKARA: Before challenging check it

    Radikal, Turkey
    Nov 7 2006

    Translated from Turkish {KMP}


    `Before challenging check it'

    Murat Belge

    When our Prime Minister speaks, he speaks tough. He sounds very self-
    confident. This might be ok. But there is a concept called
    philosophical doubt which implies that strong declarations need to be
    avoided.

    Upon being challenged by an Armenian journalist last week, our
    Premier boasted saying, `I am challenging...'. What is the challenge?
    The current `archives question'. Prime Minister Erdogan said, 'We
    have made our state archives public; you Armenians should also make
    yours public. All archives around the world should be accessible to
    judge whether the Genocide happened or not.'
    As long as I know the Armenians do not reject this. They are also
    asking, `Is the Genocide issue so much unknown that we will be able
    to discover it now?'
    Anyhow, it is not important what the Armenians are saying. It is much
    more important and meaningful what we say.

    More than a year ago (17 August, 2005), in Turkey, Mr. Nihat Sahin,
    the Assistant Director of The Land Registry Office sent a letter to
    the National Security Counsel. In this letter, he asked for advice
    regarding the question of all property-registration books, whether or
    not these documents should be sent to the administration of the State
    Archives. At the time, there was an ongoing program called TABIS to
    update and digitalize the old registry of real property.

    The Brigadier General of the National Security Counsel, Mr. Tayyar
    Elmas, replied to this with a letter. We learn from the daily
    Hurriyet that he is the chief of the Department of Mobilisation and
    War Planning. He wrote in his letter:' The contents of the
    above-mentioned registry books dated from the Ottoman era are liable
    to ethnic and political manipulations (like the unfounded genocide,
    the Ottoman Foundation, property claims, etc.).For the sake of
    national interests, it is undesirable that those documents, partially
    or completely, be multiplied, or delivered to centers where archival
    work and research are done. Hence, it is more desirable that those
    books stay in the Land Registry Offices with limited access'.

    Every body knows that in the state archives mentioned by Mr. Erdogan
    the possibility to discover something new is very small. There is no
    smoking gun since there have been no official written orders. Nobody
    does this. No one has discovered any written order by Hitler to
    exterminate the Jews either. But undoubtedly, it is impossible in a
    state mechanism that a deed in this magnitude has not been registered
    somewhere in the archives. Back to Talat (Interior Minister), Enver
    (War Minister) Bahaettin Sakir (Chief of Special Organisation) and
    others; after their defeat, they escaped the country on board a
    German U- boat. It is well-known that they took a load of top secret
    archival documents with them.

    The land Registry books will not unveil such a `kill order' but they
    will prove who the owners at the time were and when and in which
    circumstances did changes in ownership occur. We know that it is
    forbidden to search in the old land registry books. This means a lot.

    Thus, we advise the Prime Minister to be more careful when he raises
    his voice. For his sake, he shouldn't use the word `challenge.'



    The original in Turkish

    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haber no3718

    Meydan okumadan meydanı okumak

    Murat Belge
    07/11/2006 (2826 kişi okudu)

    Başbakanımız konuştu mu sert konuşuyor.
    Kendine güvenle dolu bir tavır ve ses tonuyla konuşuyor.
    Bu, herhalde iyi bir şeydir, gene de, 'felsefi şüphe
    payı' diye bir şey var! Çok kesin edalardan kaçınmakta
    yarar var sanki.
    Geçen gün Başbakanımıza karşı bir 'Ermeni
    harektı' olmuş gene. O da, "Bakın, buradan meydan
    okuyorum" demiş. Neyin meydan okuması? Bir süredir devam
    eden 'arşiv' konusu. Başbakan, "Biz açtık, siz de
    açın" diyor; "Herkes serbestçe çalışsın,
    olmu&amp ;#351; mu, olmamış mı, ortaya çıksın."
    Bildi&#28 7;im kadar Ermeniler de buna 'Açmayız' diye cevap
    vermiyorlar. "Şimdiye kadar bu olay bilinmiyordu da şimdi
    mi ne olduğunu öğreneceğiz?" diyorlar.
    Neyse, onların ne dediği o kadar da önemli değil
    bence. Bizim ne dediğimiz ve burada ne olduğu çok daha
    anlamlı.
    Burada, bir yılı aşkın bir zaman önce,
    Tapu-Kadastro Genel Müdürlüğü'nden Genel Müdür
    Yardımcıs&#3 05; Nihat Şahin, Milli Güvenlik Kurulu'na
    bir yazı göndermiş (17 Ağustos 2005'te) ve Tapu Tahrir
    Defterleri'nin Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'ne
    devredil mesi konusunda mütalaa istemiş. Bir süreden beri,
    'TARBİS' denilen bir proje yürütülüyor ve tapu
    kayıtlarına otomasyon teknolojisi getirilmeye
    çalışı lıyor. Bu da çerçevede olan bir şey.
    MGK'dan tuğgeneral Tayyar Elmas gelen yazıyı
    cevaplandır& #305;yor. Tuğgeneral Elmas'ın 'Milli
    Güvenlik Kurulu Seferberlik ve Savaş Hazırlıkları
    Planlama Daire Başkanı' olduğunu Hürriyet'te bu
    yakınlarda yayımlanan haberden öğreniyoruz. Cevap
    şöyle:
    "Osmanlı devleti dönemine ait söz konusu defterlerin
    içerdiği bilgilerin etnik ve siyasi (asılsız
    soykır&#30 5;m, Osmanlı Vakıfları mülkiyet
    iddiaları ve benzeri) istismara malzeme olabileceği ve
    ülkemizin içinde bulunduğu koşullar dikkate
    alındığ&#30 5;nda, kısmen ya da tamamen
    çoğaltılarak dağıtılmamalar&#30 5 ;nın,
    genel arşiv çalışması yapılan merkezlere
    devredilmemelerinin, dolayısıyla bulundukları Tapu ve
    Kadastro Genel Müdürlüğü'nde muhafaza edilmelerinin ve
    kullanılmasının ülke menfaatleri açısından
    sın& #305;rlı tutulmasının uygun olacağı
    değerlendirilme ktedir."
    Erdoğan'ın 'meydan okuyarak' 'Biz açıyoruz, siz de
    açın' dediği devlet arşivlerinde Kıyım'la
    ilgili yepyeni belgelerin çıkma ihtimalinin son derece
    düşük olduğunu herkes biliyor. 'Ele verme' mahiyetinde
    yazılar, talimatlar, zaten hiçbir zaman resmen gönderilmedi,
    gönderilmez de. Söyleye söyleye dilimizde tüy bitti, ama Hitler'in
    'Yahudileri öldürün' dediği bir belge ele geçmemiştir.
    Şüphesiz, sonuçta koca bir devletin işleyişi içinde
    böyle bir olayın arşive hiç yansımaması mümkün
    değildir. Gelgelelim, Talt, Enver, Bahattin Şakir vb.
    savaş sonunda Alman denizaltısıyla ülkeyi terk ederken
    yanlarında çuvalla arşiv belgesi götürdükleri de o zamandan
    beri bilinir.
    Tapuda da 'ölüm emri' çıkmaz. Ama bir gayrimenkulün kime ait
    olduğu, ne zaman bu sahiplik durumunda değişiklik
    olduğu, mülkiyetin nasıl ve hangi koşullarda el
    değiştirdiği çıkar.
    Tapu dairelerinde araştırmaya izin verilmediğini,
    bazan bu yüzden dramatik denebilecek olaylar olduğunu zaman
    zaman haber alıyorduk, işitiyorduk. Bu haberden
    öğrendiğimiz gelişmeler son derece anlamlı.
    Dolayısıyla Başbakan da bu gibi konularda
    konuşurken, sesini o bildiğimiz tona yükseltmese, hele hele
    'Meydan okuyorum' gibi cümleler sarf etmese, herkesten önce kendisi
    için sonuçların daha hayırlı olacağını
    dü&# 351;ünüyorum.

    From: Emil Lazarian | Ararat NewsPress
Working...
X